Depremde Yapı Malikinin Kusursuz Sorumluluğu

Deprem kaynaklı zararlar sebebiyle yapı malikinin sorumluluğu da gündeme gelebilir. Yapı malikinin sorumluluğu 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 69. maddesinde düzenlenmiştir.

MADDE 69-  (1) Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür.
(2) İntifa ve oturma hakkı sahipleri de, binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, malikle birlikte müteselsilen sorumludurlar.
(3) Sorumluların, bu sebeplerle kendilerine karşı sorumlu olan diğer kişilere rücu hakkı saklıdır.

Bu kanun maddesinin kapsamına sadece binalar değil, insan eliyle yapılan ve toprağa bağlı olan her türlü yapı eseri girer. Yani, köprüler, barajlar, tüneller, elektrik direkleri, heykeller, kulübeler de yapı eseri sayılır. Bir binada birden fazla bağımsız bölüm maliki varsa, bunların her biri yapı maliki sayılır.

Yapı maliki, binayı veya bağımsız bölümlerden birini kiraya vermiş ise, kiracıya karşı hem Türk Borçlar Kanunu’nun 69. maddesine göre, hem de kira sözleşmesinden kaynaklı olarak depremden doğacak zarardan sorumlu olabilir.

Zarar gören yapı malikinin çalıştırdığı işçiler ise, yine TBK m. 69’nun yanı sıra hizmet sözleşmesine dayalı olarak sorumluluğu söz konusu olur.

Yapı malikiyle sözleşme ilişkisi bulunmadığı halde, depremden kaynaklı zarar görenler, mesela binada misafir olarak veya binadaki dükkanda müşteri olarak bulunanlar, hatta binanın önünden geçerken binadan düşen şeyler nedeniyle ölen veya yaralananlar, binanın önüne park ettiği arabası binanın üzerine yıkılması sonucu zarar görenler, bina malikine karşı yine 69. madde uyarınca dava açabilir.

Yapı maliki ile birlikte intifa ve oturma hakkı sahiplerini de bakım eksikliğinden müteselsilen sorumlu tutmuştur.  Mesela bağımsız bölüm üzerinde bir kişi lehine intifa hakkı tesis edilmişse zarar gören hem malike hem de intifa hakkı sahibine veya bunlardan dilediği birine dava açabilir.

Asıl bina sağlam iken, yandaki binanın üzerine devrilmesi sonucu hasar oluşmuşsa, bu kez yandaki binanın maliklerinin sorumluluğundan bahsedilebilir.

Yapı malikinin sorumluluğu bir kusursuz sorumluluktur. Malikin sorumlu tutulabilmesi için kusurlu olması gerekmez. Ancak bu hükme göre yapı malikinin sorumlu tutulabilmesi için bazı şartların oluşması gerekir.

1- Binanın yapımında bozukluk veya eksiklik olmalıdır.  Bu durumda yapı maliki zarardan sorumludur, ancak Türk Borçlar Kanunu’nun 69/3. maddesi gereği binanın yapılmasında kusura neden olan kişilere (müteahhit, mimar, yapı denetim şirketi vs.) rücu edebilir.

Eskiyen yerlerin onarılmaması, temeli su aldığı halde bunun önlenmemesi, giriş katlarındaki dükkanlarda kolonların kesilmesi gibi durumlar varsa zarar binanın yapımından değil, bakımının eksik veya hiç yapılmamasından kaynaklanmaktadır. Böyle durumlarda yapı maliki sorumludur, ancak zararı giderdikten sonra sorumlulara rücu edebilir, Mesela kolon kesilmesi halinde, kolonu kesen kiracıdan ödediği tutarı talep edebilir.

Yapım bozukluğu veya bakım noksanlığının başlangıçta olması şart değildir. Sonradan da ortaya çıkabilir.

Yapım bozukluğu veya yapım eksikliğinin bulunduğunu TMK m. 6 ve TBK m. 49-50’ye göre zarar gören ispat etmek durumundadır. Ancak bina tamamen yıkılmışsa yapım bozukluğu veya bakım eksikliğini ispat etmek zordur. Böyle bir durumda yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinin bulunduğu karine olarak kabul edilmelidir. Bunun aksini yapı maliki ispat etmelidir.

Kahramanmaraş merkezli depremde pek çok bina yıkılmış ancak bazı binalar yıkılmamış hatta zarar da görmemiştir. Bu durum yıkılan binalarda yapım bozukluğu veya bakım eksikliği bulunduğunu gösterir. Eğer bina yıkılmışsa yapım bozukluğu veya bakım eksikliği olduğu kabul edilmelidir. Yapım bozukluğu sadece yüklenicinin, mimarın, mühendisin hukuka aykırı davranışı sebebiyle ortaya çıkmaz. Zeminin uygun olmaması da bir yapım bozukluğudur. Şu halde bina sağlam olsa bile eğer zemin uygun değilse ve bu yüzden bina çökmüşse yine bir yapım bozukluğunun varlığından söz edilecektir.

Yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden söz edebilmek için yapı eserinin tamamlanmış olması gerekir. Yapı eseri tamamlanmamışsa, inşaat devam ediyorsa bu hükme göre sorumluluk doğmaz. Şartları oluşmuşsa haksız fiil hükümlerine müracaat etmek gerekir.

2- Yapı malikinin sorumlu tutulabilmesi için bir zarar ortaya çıkmış olmalıdır. Bu zarar maddî ya da manevî bir zarar olabilir.

3- Yapı malikinin sorumlu tutulabilmesi için hukuka aykırılık unsuru gerçekleşmelidir. Eğer zarar varsa hukuka aykırılığın bulunduğu kabul edilmelidir.

4- Yapım bozukluğu veya bakım eksikliği ile zarar arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır. Zararın ortaya çıkması ile yapım bozukluğu veya bakım eksikliği arasında uygun illiyet bağı kurulamıyorsa veya bu bağ kesilmişse sorumluluk doğmaz.

Mesela yapılan binada bakım eksikliği bulunmaktadır fakat depreme rağmen bina ayakta kalmıştır. Fakat ikinci depremde yandaki bina sağlam binanın üzerine devrilmiş, sağlam bina çökmüş ve zarara yol açmıştır. Böyle bir durumda bakım eksikliği ile zarar arasında illiyet bağının kurulmadığını kabul etmek gerekir.

Bunun gibi zemin kattaki dükkânlardan birinin kiracısı gizlice bir kolonu kesmişse ve bina bu yüzden yıkılmışsa, onun bu davranışı ağır kusur teşkil eder. Üçüncü kişinin ağır kusuru illiyet bağını keser. Böyle bir durumda kolonun kesildiğini bilmeyen ve bilebilecek durumda da bulunmayan yapı eseri malikini zarardan sorumlu tutmak adalete de uygun düşmeyecektir. Ancak kolonun kesildiğini bilen yapı eseri malikinin sorumluluğu devam eder. Çünkü bu duruda yapı eseri maliki de kusurlu sayılır ve onun kusuru illiyet bağının kesilmesine engel olur. Bu noktada belirtmek gerekir ki, bir kolonun kimsenin haberi olmayacak şekilde gizlice kesilmesi ender karşılaşılabilecek bir durumdur.

5- Sorumluluğuna hükmedilecek kişinin yapı eseri maliki olmalıdır. Önemli olan zararın ortaya çıktığı anda malik olmaktır. Diğer bir deyişle zarar meydana geldiğinde malik kim ise TBK m. 69’a göre sorumlu odur. Yapı eseri maliki mesela bağımsız bölümü (daireyi dükkânı) yeni satın almış olsa bile sonuç değişmez.

Bir binada birden fazla bağımsız bölüm varsa bunların malikleri müteselsilen sorumlu olurlar. Mesela yıkılan apartmanda 40 daire bulunuyorsa ve her biri farklı kişilere aitse, ortaya çıkan zarardan bu 40 malikin tamamı müteselsilen sorumlu olur. Haksız veya taşkın inşaat varsa, yani inşaat bir başkasının arazisine yapılmış veya taşmışsa  arsa sahibi değil inşaatın maliki sorumlu tutulur.

Malikin bir bir kamu kuruluşu olması halinde sorumluluk kural olarak idare hukuku kurallarına tâbidir. Davayı tam yargı davası şeklinde idare mahkemesinde açmak gerekir. Ancak yargılamada Türk Borçlar Kanunu’nun 55/2. maddesine göre Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır:

MADDE 55- (2) Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır.

Bu bir kusursuz sorumluluk olduğu için ayırt etme gücüne sahip olmayan kişiler de sorumludur. Mesela bina maliki daha önce ölmüş ve bağımsız bölüm mirasçılara kalmışsa, ergin olmayan veya ayırt etme gücüne sahip olmayanlar da dahil olmak üzere tüm mirasçılar sorumlu olur.  Mesela yeni doğmuş bir bebek veya zihinsel engelli bir kişinin mirasçı olması halinde, bu kişiler de diğer mirasçılarla müteselsilen sorumlu olur.

Yapı malikinin aynı zamanda kusurlu olması, onun sorumluluğunu kusur sorumluluğuna dönüştürmez. Öte yandan, zarar görenin de kusuru varsa hâkim bunu dikkate alarak tazminatta indirim yapabilir.

Kanun, kusursuz sorumluluk hallerinde yapı malikine bir kurtuluş kanıtı getirme imkânı tanımamıştır. Eğer yapım bozukluğu veya bakım eksikliği varsa, yapı maliki her türlü dikkat ve özeni gösterdiğini ispat etse dahi sorumluluktan kurtulamaz. Bina mevzuata uygun yapıldığı halde sonradan gerekli bakım mevzuata uygun yapılmamışsa yapı maliki yine sorumlu olur. 

Yapı maliki zararı tazmin ettikten sonra, eylemleri ile zarara sebep olan kişilere rücu edebilir. Rücu edebileceği kişilere örnek olarak yüklenici, mimar, mühendis, yapı denetim şirketti gösterilebilir. Binadaki bakım eksikliğini malike bildirmeyen veya kolon kesmek gibi kendi fiilleriyle binaya zarar veren kiracı da kusurlu sayılacağından, yapı maliki bu gibi hallerde kiracıya rücu edebilir.  Yapı maliki, müteselsilen sorumluluk gereği intifa veya oturma hakkı sahiplerine de rücu edebilir.

Bazı hallerde davacı davasını birden fazla hukukî sebebe dayandırabilir. Böyle durumlarda Türk Borçlar Kanunu’nun 60. maddesi hükümleri uygulanır:

MADDE 60 –Bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hâkim, zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir.

Ateşkan Hukuk Bürosu‘na WhatsApp (+90(544) 288-5280) veya email (yusuf@ateskanhukuk.com) yolu ile ulaşabilirsiniz.

Leave a Comment