Depremde Adam Çalıştıranın ve Yardımcı Kişi Kullananın Sorumluluğu
Türk Borçlar Kanunu’na göre adam çalıştıranın sorumluluğu sözleşme dışı sorumluluk iken, yardımcı kişi kullananın sorumluluğu sözleşmeye dayanır. Her ikisi de kusursuz sorumluluktur. Dolayısıyla çalıştıran veya yardımcı kişi kullanan ile, çalışanlar veya yardımcı kişiler kusurlu olmasalar dahi, adam çalıştıranın veya yardımcı kişi kullananın sorumluluğu doğar.
İnşaat işlerinde yüklenici binayı tek başına yapmaz, taşeron kullanır veya işçi çalıştırır. Yardımcı kişiler veya çalışanların fiilleri zarara sebep olursa, yüklenicinin kusursuz sorumluluğu gündeme gelir.
Yardımcı kişi kullanarak edimini yerine getiren yüklenici ile zarar gören arasında bir sözleşme ilişkisi varsa, Türk Borçlar Kanunu’nun 116. Maddesi hükümleri uygulanır:
MADDE 116- (1) Borçlu, borcun ifasını veya bir borç ilişkisinden doğan hakkın kullanılmasını, birlikte yaşadığı kişiler ya da yanında çalışanlar gibi yardımcılarına kanuna uygun surette bırakmış olsa bile, onların işi yürüttükleri sırada diğer tarafa verdikleri zararı gidermekle yükümlüdür.
(2) Yardımcı kişilerin fiilinden doğan sorumluluk, önceden yapılan bir anlaşmayla tamamen veya kısmen kaldırılabilir.
(3) Uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanat, ancak kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa, borçlunun yardımcı kişilerin fiillerinden sorumlu olmayacağına ilişkin anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.
Arsa sahibi ile yüklenici arasında bir eser sözleşmesi bulunduğunu, yüklenicinin işin belli kısımlarını taşeronlara yaptırdığını ve taşeronun işi kötü yapması nedeniyle zararın meydana geldiğini varsayalım. Bu durumda arsa sahibi 116. Madde uyarınca doğrudan yükleniciye karşı tazminat davası açabilir. Yüklenici kendi kusuru olmasa bile arsa sahibine karşı sorumlu olur.
Yüklenici aleyhine eser sözleşmesine aykırılığa (TBK 112) dayanarak tazminat davası açılsaydı, yüklenici kendi kusurunun bulunmadığını ispatlayarak sorumluluktan kurtulabilecekti. Zira sözleşmeye dayalı davada sorumluluk kusura göre belirlenir.
Adam çalıştıran ile zarar gören arasında sözleşme ilişkisi bulunmuyorsa, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 66. Maddesi hükümleri uygulanır.
MADDE 66- (1) Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.
(2) Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse, sorumlu olmaz.
(3) Bir işletmede adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür.
(4) Adam çalıştıran, ödediği tazminat için, zarar veren çalışana, ancak onun bizzat sorumlu olduğu ölçüde rücu hakkına sahiptir.
Mesela binanın kısmen veya tamamen yıkılması veya hasar alması nedeniyle, kiracılar, misafirler, çalışanlar, müşteriler gibi üçüncü kişiler zarar görmüşse bu madde hükmü uygulanır.
Ancak, adam çalıştıranın 66. maddeye göre sorumlu tutulabilmesi için çalışan ile kendisi arasında bir bağımlılık ilişkisinin bulunmalıdır. İşçi ile yüklenici arasında böyle bir bağımlılık ilişkisi vardır. Ancak yüklenici ile taşeron arasında genellikle bağımlılık ilişkisi bulunmaz. Zira ikisi arasındaki sözleşme eser sözleşmesidir ve eser sözleşmesinde yüklenici/taşeron iş sahibine bağımlı olmaksızın işini görür. Bu nedenle taşeronun davranışı zarara sebep olmuşsa üçüncü kişiler yüklenici aleyhine Türk Borçlar Kanunu’nun 66. Maddesi yerine, şartları oluşmuşsa 49. maddesindeki haksız fiil hükümlerine göre dava açabilirler. Aynı şekilde taşeron aleyhine de haksız fiil hükümlerine göre dava açılabilir. Taşeronun çalıştırdığı işçinin fiili zarara sebep olmuşsa bu kez de taşeron aleyhine Türk Borçlar Kanunu’nun 66. Maddesi uyarınca dava açmak mümkün hale gelecektir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 66. ve 116. maddelerinde düzenlenen sorumlulukların her ikisi de kusursuz sorumluluk olsa da aralarında bazı farklar bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi, 66. maddenin adam çalıştırana kurtuluş kanıtı getirme imkanı tanırken 116. Maddede kurtuluş kanıtı getirme imkanı tanınmamış olmasıdır. Yani 66. maddeye göre açılan davada davalı kusursuz olduğunu ispatlayarak sorumluluktan kurtulabilir, fakat 116. maddeye göre açılan davada ise, davalı kusursuz olsa da doğan zarardan sorumlu kabul edilir.
Yüklenici taşeron kullanmasa bile inşaat işlerinde işçi çalıştırmak zorundadır. Kötü işçilik binanın yıkılmasına veya daha fazla hasar almasına neden olmuşsa, yüklenici duruma göre TBK 66. veya m.116’ya göre sorumlu olur.
Demir işçisinin demiri iyi bağlamaması, beton atıldıktan sonra sulamakla görevli olan kişinin gerektiği gibi sulamaması yüzünden betonun mukavemetinin azalması gibi hallerde yüklenicinin sorumluluğu kusursuz sorumluluk olacaktır.
Tüzel kişiler de her iki maddeye göre sorumlu tutulabilirler, ancak tüzel kişilerin organları yardımcı kişi sayılmazlar.
Devlete ait bir binanın yıkılması halinde devletin sorumluluğu idare hukuku kurallarına tâbidir.
Bir işletmedeki çalışma düzeni zararın doğmasını önlemeye elverişli olmalıdır. Eğer çalışma düzeni zararın doğumunu engelleyecek durumda değilse adam çalıştıranın yine kusursuz sorumluluğu söz konusu olur. Mesela yıkılmadığı halde çalışma düzeninin kötü olması nedeniyle binada bulunanların depremden kaçarken yaralanması halinde yine adam çalıştıranın kusursuz sorumluluğu söz konusu olur.
Ateşkan Hukuk Bürosu‘na WhatsApp (+90(544) 288-5280) veya email (yusuf@ateskanhukuk.com) yolu ile ulaşabilirsiniz.